ORUÇ ve İRADE
Oruç, nefsin terbiye edilmesinde büyük rol oynar. Nefis ölmez, terbiye edilir. Onun içindir ki İslâm büyükleri nefsi; çakmaktaşına benzetirler. Nasıl ki bir çakmaktaşı yıllarca bir su dolu kapta bulundurulsa da çıkarılıp çakıldığında yine kıvılcım çıkarır. Aynen bunun gibi, nefs de; insan hayatta olduğu müddetçe hususiyetlerini devam ettirecektir. O halde yapılacak iş, nefsi terbiye etmektir.
Oruç, iradeyi kuvvetlendirdiği için, insanın, nefsine hakim olmasına yardım eder.
ORUÇ YARINLARIN GARANTİSİ
Oruç, yarınların garantisi ve bekçisi olan gençliğin bozulmasına, çürümesine, şahsiyetini, vakarını kaybetmesine sebep olan yolları da tıkamıştır.
Yine Peygamberimiz (S.A.V.) "Şeytanın yollarını oruç tutarak daraltınız" buyurmuştur. Sonuç olarak, İslâm'ın istediği şey, nefsanî kuvvetleri tamamen ortadan kaldırmak değil, onları terbiye etmektir. Oruç, aynı zamanda bir islah-ı kal müessesesidir. Ramazan ayında, toplum içerisinde cereyan eden hadiseler sebebiyle azalır. Alaca görülmesi orucun nefisleri terbiye ettiğinin delilidir.
Oruç
Ciltte zikrettiğimiz şekilde tutulan orucun faydalarından bazdan, oruç tutmayanlara bilimsel olarak anlatabilmemiz için açıklamadır. Oruç tutunuz ki sıhhat bulaşınız" buyuran Peygamber Efendimiz (s.a.), orucun sağlık üzerindeki etkisini vurgulamaktadır. Fazla yemekle şişmanlık, bununla ilgili olarak da kalp hastalıkları, damar sertliği, yüksek tansiyon, şeker hastalığı gibi hastalıklar oluşabilmektedir. Sofradan doymadan kalkmayı öğütleyen Peygamberimiz, oruç vasıtasıyla bu problemlerin doğmasına set çekilebilinece-ğini, "Her derdin başı, mide doldurmak, her hastalığın ilacı çok yemekten korunmak, perhiz etmek tir" sözleriyle ifade etmektedir. Orucun bir çok hastalığın tedavisindeki yeri sebebiyle bugün dünyanın meşhur sağlıkevi olan "Dr, Henri Lahman'nın Hastahanesi"nde tedavi oruçla yapılmaktadır. Şu anda Batı Almanya'da 29 klinikte, oruç ile tedavi yapılıyor. Bu hususa ışık tutan Dr. Ortto Buchınger, kaleme aldığı "Şifalı Oruç" adındaki kitabıyla orucu Batı dünyasına anlatmıştır. Bu yazarın şu sözü son derece ibret vericidir. "Oruç, bıçağa gerek duyulmayan bir ameliyattır."
AŞIRI BESLENMELER
- Her türlü fazla gıda; hazmı kanalında ve dahili organlarımızda birikerek fuzuli bir yer işgal
eder ve uzvun vazifesini icabına göre yapmasını engelleyerek lüzumlu hücrelerin yeteri kadar ve
muvazeneli beslenmelerine mani olur.
- Vücut, kendisine verilen fuzuli besinlerin şerrinden korunabilmek için hazım kanalı organlarının vazifelerinde azaltma yaparak mide-barsak-karaciğer ve böbrek hastalıklarını benimser ve şikâyetlere başlar.
- Orucun böbrek yetersizliklerini iyileştirmedeki üstün faydalarından bahsederken araştırıcıların önemli tesbitleri vardır. Açlık, kandaki toksit maddelerin düşmesine ve hatta organizma tarafından kullanılmasına sebep olarak böbreklerin yükünü önemli derecede azaltmaktadır.
ORUÇLU KİMSENİN HÜCRELERİ
Oruçlu kimsenin bütün hücreleri İki yönde mutludur.
- Su dengesini sağlama çabası yanyanya azalmıştır.
- Hücrenin kendi görevleri, Özellikle salgı salan hücreler için yine en az düzeye gelmiştir.
Bu şartlar altında orucun insan sağlığı için mükemmel bir vasıta olduğunu her halde rahatlıkla söyleyebiliriz.
ORUÇ ve İNSAN
Oruç, insan sağlığının her kademesini müsbet etkiler. Bu etkinin bir çeşidi de kan ve idrar tablosu üzerindedir. Orucun böbrek, dolaşım ve kan üzerine menfi bir etkisi görülmemiştir; Bu arada 12-18 saatlik mutlak bir açlık ve susuzluk devresinin, serum protein fonksiyonları üzerinde belirli bir değişme tesbit edilmiştir.
Ege Üniversitesi'nde görevli 14 öğretim üyesinin yaptıkları araştırma sonuçlan şu şekildedir:
- Oruçluda kandaki üre artmamıştır.
- Kandaki protein miktarları azalmamıştır.
- Kan şeker seviyesinde sadece yüzde 84 mg'a kadar bir düşüş görülmüştür.
- Serbest yağ asitleri artmamış, hatta eksilmiştir.
- Asitlerin kandaki miktarları artmıştır.
İdrarda aseton tesbit edilememiştir. Kanda yağ miktarı fazla olan kimselerde, oruçla, serum trigliseridi ve kolestrol konsantrasyonunun azaldığını tesbit etmişlerdir. Bu durum, damar sertliğinin düzelmesine güzel bir zemin teşkil eder. Orucun müsbet bir tesiri de kan yapımı üzerindedir. Oruçlu iken kandaki besinler en az seviyeye düşünce, kemik iliği uyarılır. Bu yüzden, kanlı kişilerin tersine, kansızlık çekenler, oruç tuttuklarında daha kolay kan yaparlar.
DOLAŞIM SİSTEMİ ve ORUÇ
Bugün beslenme, kontrol altına alınabiliyor ve perhizle, ilaçsız olarak yüksek tansiyon regüle edilebiliniyor. Serum kolestrol, trigliserit (kan yağlan) açlık kan şekeri ve serum ürik asit seviyelerini müspet şekilde etkilenebiliyor. "Oruç bir rejimden ibarettir" gayesi de yine, insanın sıhhat yolu ile saadetini sağlamaktır. Rejimin en büyük tedavi yolu olduğu bilinmelidir. Eskiden tansiyondan, kolesterolden, lipidden kimsenin haberi olmadığı bilinen bir gerçektir. Ord. Prof. Dr. Kazım GÜRKAN konu Jconu orucun faydalarını yazmıştır.
ORUÇ ve YAĞ DEPOLARI
Ege Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Prof. Yeğin ve 14 arkadaşının son derece geniş ve detaylı çalışma sonuçlarına göre; "Oruçta yağ depolarının harekete geçirilmek suretiyle lipid metabolizmasının fizyolojik sınırlar içinde süratlenmiş olduğu düşünülebilir. Bu sayede damar sertliğine sebep olan Asterokslerozun teşekkül etme ihtimali azalmaktadır. Oruç 20'nci asrın aterokslerozu ve ona eşlik eden kolesterol yüksekliği, yüksek tansiyon, kalp damar hastalıkları ve bazı böbrek rahatsızlıkları gibi zenginlik ve refah hastalıklarına yakalanmamak için en mükemmel bir sağlık kazanma ek- zersizidir" şeklinde izah etmişler. Tıp ilmini öğrenip öğreten seçkin bilim adamları böyle kesin tes- bitlerle açıklama yaparken, oruç ibadeti karşısında hâlâ ilgisiz kalabilir miyiz?
BESİNLERİN TAMAMEN YAKILMASI
Dolaşım sistemi bakımından en önemli meselelerden biri sağlıklı kişilerde kandaki besinlerin tamamen ve ancak oruçlu iken yakılmasıdır. Özellikle kandaki yağ türü besinler (Lipid), oruçlu iken asgari seviyeye iner. Bu da yaşlanmaktan uzaklaşmak demektir. Orucun dolaşım sistemi üzerinde önemli bir etkisi de yüksek tansiyonu düşürmesidir. Kan hacmindeki azalma kalbe ciddi bir istirahat sağlamaktadır. Daha önemlisi doku aralarındaki fazla suyun atılarak doku tansiyonunun düşmesidir. Kanın kalbe baskısı oruçlu iken düşer. Bu ise kalbe yapılabilecek en büyük iyiliktir. Oruç, dolaşım fizyolojisine de iyi bir etkide bulunur.
KÖTÜ ALIŞKANLIKLARI TERK
Oruç; mümine köklü bir irade terbiyesi veren, nefsi arzulara gem vurma melekesini kazandıran, meşru olmayan zevklere karşı mücadele gücünü artıran ve böylece mümini İslâm dininin emir ve yasaklan çerçevesinde yaşayabilecek ruhi güce ulaştıran bir ibadettir. Bir ay boyunca 11 aylık ihtiyaçlardan sıyrılarak, nefsin en çok arzu duyduğu yemeyi, içmeyi ve şehevi arzulan terkederek Allah'ın (c.c.) emri gölgesinde yaşayan eğitilmiş mümin için, artık sene boyunca haramlardan kaçınma, menfi durumlardan korunma ve dince meşru olana yönelme gayreti gerçekten ruha oldukça kolay ve sevimli gelecektir.
PSİKOLOJİK AÇIDAN ORUÇ
Oruç, aşırı arzulara, heveslere mani olur. Onları teskin ve en iyi şekilde kanalize eder. Bilindiği üzere çeşitli meyveler ve çeşitli yemekler için belli mevsimler vardır. Böylece müslüman, belli zamanlarda her yiyeceğe karşı kendini tutabilme alışkanlığını kazanır. Eğer oruç sadece belli bir mevsim ve ayda olsaydı sadece bir grup yiyeceklere karşı kendini tutabilme imkanı verirdi. Orucun aylar içinde devridaim etmesi her türlü yiyeceğe karşı kendini tutabilme fırsatını getirmektedir. Senede bir ay olarak tutulan orucun, inanan insanlar üzerinde büyük etkisi vardır. Yıl boyunca namaz ve ibadetlerden uzak bir kısım insanımız Ramazan ayının gelişi ile kendini disipline ederek, iradesini ortaya koyarak, alışık olduğu bazı alışkanlıkları terk edip oruç ibadetini eda eder. Halis bir mümin olma yoluna girmek, sabır, irade ve nefsi terbiye meselesidir. Oruç, psikolojik açıdan insanı olgunl uğa yüskelterek olgun bir ruha kavuşturur. Bütün bu meziyetler oruç sayesindedir. Oruç, Allah (c.c.) için eda edilen bir ibadettir.
MİDE HASTALIĞI ve ORUÇ
Orucun ülser üzerinde menfi bir etkisi olup olmadığı hakkında tartışmalar yapılmaktadır. Mide ve onikiparmak ülserleri üzerinde açlığın menfi bir etkisi olabilmektedir. Bilindiği üzere ülser belli mevsimlerde artış göstermektedir. Oruç, bir diğer ifadeyle Ramazan ayı; ülserin aktif aylarına denk geldiği dönemlerde menfi tesir edebilir.
ORUÇ , ÜLSER HASTALIĞINA YOLAÇMAZ
Oruç, ülser hastalığına yol açmaz. Hazım şikâyetleri olan bir kimsede oruçlu iken ortaya çıkan açlık ağrıları ön planda ülser hastalığını düşündürmelidir. Görülüyor ki, oruç, ülser hastalığına sebep olmaktan çok hastalığın teşhisinde bir test niteliği taşımaktadır.
Orucun bizatihi olarak ülsere yol açmayacağı, yapılan araştırmalar sonunda ortaya çıkmıştır. "Mide, oruçta asit çıkarmaz. Zira niyetle birlikte mide şartlı reflekse geçerek asit salgısını durdurur" tesbiti de yapılmıştır.Zaten dinimiz aktif hastaların oruç tutmamasına ruhsat vermektedir.
Ülser sonucu, korktuğumuz delinmelerle oruç arasında bir paralellik mevzu bahis değildir.
ORUÇ ve KANSER Orucun insanı kanserden koruduğunu ortaya çıkaran bilim adamları oldukça yaygındır. Bunların başında Batı Almanya Nordheim Westfalen şehrindeki ünlü Kanser Enstitüsü uzmanlarından Prof. Dr. Paul Trübdur gelir. Bu uzmanın tesbiî ve açıklamalarından daha önce, Prof. Bedii Gordon ise; bu açıklamanın daha önceden de ileri sürülen bir fikri tekrarladığını söylemektedir. Diğer kan ser uzmanları da "Zaten orucun bazı hastalıklara iyi geldiği inancı tıp aleminde yaygın durumdadır. Oruç İslâmi adab içinde tutulduğu takdirde enerji alımını kısıtlayıcı mahiyettedir" demişlerdir. |